Kategoriler
Varroa Nedir?

Varroa Nedir?

09.12.2016
Yakın zamanda ortaya çıkan ancak çok hızlı gelişimi nedeni ile
hemen tüm dünya yüzeyine yayılan bu hastalığın etmeni Varroa
jacobsoni adlı bir akar türüdür.

Varroa

Yakın zamanda ortaya çıkan ancak çok hızlı gelişimi nedeni ile
hemen tüm dünya yüzeyine yayılan bu hastalığın etmeni Varroa
jacobsoni adlı bir akar türüdür. Arılar üzerinde yaşamını sürdüren 41
akar türü bulunmasına karşılık bunlardan yalnızca Varroa, Akariyoz ve
Tropilaelaps (Tropilaelaps clareae) hastalığa neden olabilecek etkenliğe
sahip bulunmaktadır. Bunlardan en etkilileri de Varroa ve
Tropilaelaps’tır. Varroa ile ilgili ilk bulguların 1979 yılına görüldüğü
ülkemizde henüz Tropilaelaps’a raslanmamıştır. Ancak uzak doğuda
yaygın olan ve yakın bir tehlike durumunda olan bu zararlı için gereken
Önlemlerin alınması olası tahribatı azaltıcı yönde etkili olacaktır.
Varroa’nın dişisi oval bir disk şeklinde ve koyu
şi kahverengindedir.

Vücut uzunluğu
1,1 - 1,3 mm, eni ise 1,5-1 ,7 mm
arasında değişmektedir. Böceklerde
başın vücut ucunda bulunmasına”,
karşılık Varroa’da oval olan
vücudun uzun kenarında bulunur ve
etrafı 4 çift bacak ile çevrilidir.
Ağız yapısı Sokucu emici özelliktedir. Gerek ergin ve gerekse
larva döneminde arının kanı ile beslenir. - Erkek Varroa beyaz, sarı
ve grinin çeşitli tonlarında veya
karışımında bir renktedir. Vücut
yapısı yuvarlak, ölçüleri 0,8-0,97 mm arasında değişmektedir. Erkek
Varroa’nın vücudu daha yumuşak bir kitin ile kaplıdır.

Varroa’nın üremesi ilkbaharda arı kolonisinde kuluçka
başlangıcı ile başlar, sonbaharda kuluçka sona erinceye kadar sürer. Kışı
yalnızca ergin dişiler geçirir. Üreme ve gelişme yavru gözlerinde
gerçekleşir. Ergin dişiler ya bakıcı arıların yavruları beslemeleri
sırasında göze yumurtalarını bırakırlar veya 5-6 günlük yavru
gözlerinin kapanmasından hemen önce gözlere girerek iki gün sonra
yumurta bırakmaya başlarlar. İlk 24 saatte yumurtalardan altı bacaklı
larvalar çıkmakta ve tüm gelişim erkeklerde 6-7 günde, dişilerde ise 8-
10 günde tamamlanmaktadır.

 

Gelişimini tamamlayan Varroa’lar göz içinde çiftleşirler.
Çiftleşmeden hemen sonra erkekler ölür, dişiler ise beslenmeyi
sürdürerek arıların gözden çıkması ile birlikte gözü terk ederler. Ergin

dişi Varroa’lar kışın 2-3 ay yazın ise 5-8 ay yaşarlar.
Varroa’nın koloniye etkisi üç dönemde incelenmektedir.

Bulaşmanın ilk döneminde Varroa sayısı oldukça azdır. İkinci dönemde
ise Varroa sayısı artar, koloni zayıflar ve arı ölümleri görülür. Üçüncü
dönemde ise arılarda ciddi boyutlarda Varroa bulunur ve bu dönemde
arılar koloniyi bırakma eğilimi gösterirler.

Bulaşmanın üçüncü ve
dördüncü yılında gelinen bu dönemde kolonilerin tamamı yok
olabilmektedir. Hastalığın saptanmasında çeşitli yöntemler
önerilmektedir. Kışın kovan dip tahtasına bir kağıt serilerek ölen
Varroa’ların gözlenmesi suretiyle teşhis yapılabilir. İlkbahar ve yaz
döneminde gözlemler özellikle kapalı erkek arı gözlerinde yapılır.

Varroa’nın ağır tahribat yaptığı kovanlarda görülen kanatsız arı.

Varroa ile savaşımda uygulanan yöntemler ilaçlı savaşım.
bitkisel kaynaklı savaşım, biyolojik kontrol ve ıslah çalışmalarıdır. llaçlı
savaşım konusunda amaca yönelik olarak üretilmiş çok sayıda ticari

ilaçlar, tarımda başka amaçlar için üretilmiş ilaçlar ve bazı üreticilerin
kendi yaptıkları çeşitli ilaçlar kullanılmaktadır. Ancak ilaç kullanımında

teşhis ve savaşım yöntemleri uzınan kişilerce önerilmelidir.

 

Bitkisel kaynaklı savaşım yöntemleri olarak başta kekik olmak

üzere birçok bitkinin yağı ve dumanı kullanılmış olmakla beraber bu
yöntemler daha çok ayıklama yani Varroa sayısını kısmen azaltma
özelliği taşımaktadır. Ayrıca ağır kokuları nedeniyle ana arı ve bal
üzerinde olumsuz etkileri de bulunmaktadır.

Islah yöntemleri günümüzde bilim adamlarının üzerinde en çok
durduğu konuların başında gelmekte ve Varroa’ya dayanıklı hatların
elde edilmesi yönünde sürdürülmektedir.

Biyolojik kontrol yöntemleri Varroa’nın üremesini belirlenen
çerçevelere çekme ve gözler sırlandıktan sonra arı puplarını birlikte
imha etme esasına dayanmaktadır. Bu amaçla iki farklı yöntem
uygulanmaktadır.

İlk yöntemde kuluçkalığın merkezi bir yerine yalnızca
erkek arı gözlerinden oluşan bir petek yerleştirilir ve erkek arıların
yetiştirilmesi sağlanır. Dişi Varroa’lar yumurtlamak için erkek arı
gözlerini tercih ettiklerinden büyük bir çoğunluğu bu gözlere girer.
Gözler sırlandıktan sonra alınan bu çerçeve eritilerek erkek arı pupları

ile birlikte Varroa’nın büyük bir çoğunluğu imha edilmiş olmaktadır.
Yöntemin dezavantajı aynı anda işçi arı gözlerine de Varroa’lar
girdiğinden tümüyle yok edilmeleri söz konusu olmayıp Varroa
populasyonunu azaltmaya yönelik oluşudur.

İkinci yöntem birinci yöntemde sözü edilen sakıncayı ortadan»
kaldırmak ve Varroa’yı tümüyle yok etmek amacı ile geliştirilmiştir. Bu
yöntemde erkek arı kuluçkası yerine işçi arı kuluçkası kullanılmaktadır.
İşçi arı gözü içeren bir çerçevenin iki tarafı ana arı ızgarası ile kapatılır.
Kuluçka istenmeyen bal mevsimi öncesinde ana arı bu çerçeveye
kapatılır. Çerçevedeki kuluçka sırlandığında Varroa kuluçkası yalnızca
bu çerçeve içerisinde bulunur.

Bu çerçeve arılar çıkmadan önce alınarak
imha edilirse kuluçkadaki bütün Varroa’lar da imha edilmiş olmaktadır.
Bu yöntem yılda birkaç kez uygulandığında Varroa savaşımında
oldukça etkili olmaktadır. Özellikle arıların kuluçka yapmasının
önlenmesi gerektiğinde her iki amaca da hizmet eden bir yöntem olarak
önem kazanır. Örneğin bal mevsimi öncesinde uygulandığında kuluçka
çalışmalarını engellediği için arıların bal üretimini artırmakta, yavru
hastalıkları ile savaşımda kolaylık sağlamaktadır.

Son yıllarda organik asitler ile uçucu yağlardan oluşan savaşım
yöntemleri yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kullanılan organik
asitler formik asit ve oksalik asit; uçucu yağlar ise timol, okaliptol,
mentol ve kafurdur. Bunlar doğada ve balda doğal olarak bulunur. Bu
maddelerin baldaki kalıntıları düşük ve toksik değildir.

 

Formik asit uygulaması kovanın dip tahtasına veya çerçeveler
üzerine konulan 15x25 cm boyutunda kalın bir bez veya havluya 20-30
ml formik asit dökülerek uygulanır. Asit çerçeve üzerinden
verileceğinde %60’lık, tabanda kullanılacak ise %85’lik olmalıdır.
Buharlaşma 6-10 saatte tamamlandıktan sonra asitli bez alınır.
Uygulama ilkbahar ve sonbaharda haftada 2 kez yapılmalıdır. Dikkat
edilecek hususlar sıcaklığın yüksek olduğu durumlarda ani
buharlaşmayı önleyecek şekilde bezin kalın olması ve asit miktarının
azaltılmasıdır.

Arıcı bir kovanda uygulama sonucunu gördükten sonra
uygulamayı ona göre ayarlamalı, gözlerini ve ellerini korumalı, üzerine
sıçratmamalı ve asidi solumamalıdır. Formik asit ile mücadelede
enjektör yöntemi de kullanılabilmektedir. Bu yöntemde 10 cc
enjektörler alınır ve alt taraftaki deliği ya eritilerek ya da pistonun
lastiği çıkarılarak aşağı itilmek suretiyle tıkanır.

Enjektör ilk çerçeve ile
ikinci arasına ve arka tarafa gelecek şekilde asılır. İçerisine 6-7 cc
formik asit dökülür ve birkaç günde bir kez kontrol edilerek arıların
enjektör üzerinde ördüğü propolis bir çöp yardımıyla çıkarılır. Orta
güçte 5-6 çerçeve arı için bir tarafa asılan enjektör yeterli olmakla
beraber daha kalabalık kolonilerde iki tarafa da birer enjektör asılmalı
ve formik asit bu şekilde 6 hafta kadar sürekli uygulanmalıdır.

Oksalik asit uygulamasında dikkat edilecek hususlar asidin
dihidrat formda olması ve uygulamanın sadece kışın kuluçkasız
dönemde uygulanmasıdır. Uygulamada 1 litre su içerisinde 30-35 gram

veya 1 litre 1/1 şeker şerbeti içerisinde 35-45 g kuru oksalik asit eritilir.
Hazırlanan bu eriyikten her iki arılı çerçeve aralığına yaklaşık olarak 5
ml damlatılır veya her arılı çerçeve yüzeyine 3-4 ml püskürtülür.

Genel
olarak uygulama arılı çerçeve aralığı sayılır ve her aralık için 5 ml
hesaplandıktan sonra bu miktar çerçeve aralıklarına enjektörle
akıtılarak dengeli bir şekilde bütün aralıklara dağıtılır. Formik asit gibi
yakıcı olduğu gibi ayrıca zehirli bir maddedir. Bu nedenle formik asit
uygulamasında anlatılan korunma yöntemleri oksalik asitte daha da
dikkatli bir şekilde uygulanmalıdır.

Hazırlanan solüsyonun uzun süre
bekletilmemelidir. Şeker şerbeti içerisinde bekletilen oksalik asit
eriyiği kısa zamanda şerbetin HMF içeriğini yükselterek koyulaştırır ve
arılarda zehirleyici etki yapar.

 

Prof. Dr. Muhsin DOĞAROĞLU

BLOG ARA
BLOG KATEGORİLERİ
POPÜLER BLOGLAR
Varroa Nedir?
09.12.2016